4 Ocak 2010 Pazartesi

BİR KAÇ ANEKDOTUM VAR

83 YAŞINDA HAYAT DOLU
Ana Marianın akrabalarından birinin Malikanesine gittik. Adamın adı Sinyör Herman 83 yaşında olduğunu söyledi. Otomobillere bindik, Herman önde, biz arkasında onu takip ederek gittik. Ancak yolda iki kere bizi bekledi. Ne garip ki Cem adamın peşinden yetişemiyodu.


İşte PAPAYA AĞACI ve ÜRÜNÜ...Ben buna Kırmızı Kavun adını koydum.


Önü asla kapanamayacak olan Yüksekçe bir arazinin, göl manzarasına hakim bir yerine kurulmuş bir Malikaneye vardık. Yazlık olarak kullanıyorlar. Beş dönüm kadar bir arazi. Geniş bir bahçe. Bahçede üç manğo ağacı, iki kırmızı kavun, bambu, adını blmediğim envai çeşit ağaç, orkideler, rengarenk süs bitkiler çiçekler, tavuk kümesleri ve üç tane TAVUS KUŞU. Binanın kapalı alanı 500+500m2 , 1000m2 kadar var. Yukarda 5 yatak odası. Her odada banyo wc., makyaj masası, gardrop ve Dini dua yeri (İsa, Meryem ve meleklerin heykelleri) odanın toplam alanı en az 100m2…Her odada kacaman plazma tv, ses ve müzik yayını var.
Aşağıda, en az 300m2 mutfak. Oyun salaonu, sinema salonu, dinlenme salonu, Dini salon-dua evi- diyorlar. Sundurma…maroken koltuklar, bambu divanlar, bahçenin içinde, rengarenk okide çiçekleri ve onların kokuları arasında dinlenme faslı. Orayı yazıya dökebilmek oldukça zor. Çünkü ne kadar yazsanız gene de az yazmış olursunuz .
Bence işin en önemli yanı Senyor Herman’nıny bu binayı 70 yaşında yaptırmış olmasıdır.


Bu malikanenin Teşekkür köşesi...Burada İsa ve Meryem'e teşekkür ediliyor....

Sundurmanın altında Bacaklarını uzatmış yatan adam, buranın sahibi Senyör HERMAN

ŞEREFE…DİYEREK ÇAY BARDAKLARINI TOKUŞTURDUK
Restoran ta, yeni tanıştığımız iki arkadaşla sohbet ederken ben çay ısmarladım. Çaylar masaya geldi. Akıllı Calili bardağı aldı, kaldırdı, şerefe dedi. Biz de kaldırdık, şerfe dedik, bardakları tokuşturduk , adam çayı dikti kafasına. İribir yudum çay aldı. Ağzı öyle haşlandı ki kıpkırmızı oldu. Çay biraz soğuktu ama gene de içi dışı yandı.



MARENYA
Cem’in; Neşeli, renkli, konuşkan ve iyi bir hanım müşterisi. Calinin zenginlerinden. Hem de birkaç köşe dönmüş, zenginlerinden.… 100 kilonun üstünde. Adı Sinyora Marenya. Marenya benim de dostum oldu. Biraz İngilizce, biraz İspanyolca, biraz da Tarzanca konuşmaya çalışıyoruz.
Marenya Nurettin diyemiyor, sana Nuri diyelim dedi, gülüştük. Burada 'Nuri' kız adıymış. Marenya bana Nuri diyor.
Bir gün sözlükten bana bir kelime okuttu. İspanyolca Lindo...Türkçesi hoş, zarif, ince nazik yazılıydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder